The Dice Man, George Cockcroft' un Luke Rhinehart takma adiyla yazdigi, 1970' lerin kara mizahi ve Amerikan Edebiyatinin kult olmus bir romani.
Roman, kararlarini zar atarak veren bir psikiyatristin hikayesini anlatiyor. Zarin verdigi kararlar dogrultusunda tecavuz, cinayet ve marjinal cinsel deneyimler yasiyor roman kahramani. Sadece bu uc ornekler degil hayatinin her alanini etkisi altina aliyor zarlar.
Zar Adam dusunduruyor, gulduruyor, yeri geliyor cesaretlendiriyor. Bazen de bu kadar da olmaz ki dedirtiyor. Toplum kurallarina karsi geliyor, bir zar ugruna ahlak, aile, sadakat, sevgi, merhamet tanimiyor. Zari tanrisallastiriyor. Psikanaliz tedaviye elestirel bir gozle bakan Rhinehart, aslinda kisinin tedavi sirasinda yuksek sesle kendini ifade ederek kendisini duymasini sagladigini soylerken okuyucuyu (ki o ben oluyorum) "Acaba derya deniz Psikoloji bilmi kendi kendimize yapabilecegimiz iyilestirmeyi bize sihirli bir degnek etkisiyle sunuyor mu?" diye dusunduruyor. Pek tabiki bilime ve bilimsel arastirmaya olan saygimiz sonsuz ve Psikolojiye dair hicbir egitim almadan ya da akademik yayinlari okumadan bunu soylemek buyuk haksizlik ve cahillik olur. Benimkisi esegin aklindaki karpuz kabugu sadece. :)
Peki Zar Adam bana ne ogretti? Evet bazen zar atmak gerekiyor hayatta. Yani sansa birakmak gerekiyor hayati ve bu karari zar verdi deyip geri cekilmek gerekiyor. Iste bu noktada yazar zari tanrisallastirdi, zar bir tanri, karari o verdi, sorgulamaya gerek yok. Bir anlamda sufilikte tevekkul inancina yakin bir dusunusu zar metaforuyla bize sunuyor olabilir mi kitap? Tevekkul ediyorum diye her karari da oluruna birakmak degil cikardigim ders. Eger bir durumun icinden cikamiyorsan bu karari zar verdi demek yapilabilecek ilk ve en basit psikolojik telkin. Ilk yardim cantasi da diyebiliriz.
Ve insanin icindeki kotuden bahsederken, aslinda Uluslararasi Iliskiler Realizm teorisinin anafikirleri olan "Human being is bad. There is an international anarchy" dusuncelerini savunurmuscasina soyle diyor: "There are no Utopias: There can be no perfect man. Each of our lives is a finite series of errors, which tend to become rigid and repetitious and necessary." "When all men lie by their very being in a multi-lie society, only the sick try to be honest, and only the very sick ask for honesty in others. Psychologists, of course, urge the patient to be authentic and honest."
Kitabi okumaya baslamadan once okudugum yorumlarda yazari yerden yere vuranlar, kitabi okumak icin harcadigi zamani kayip olarak gorenler beni endiselendirse de, sonuc tatmin edici oldu. Bu roman zihnimden silinmeyecek bir etki birakti diye dusunuyorum. Bazi kitaplar uzerinden yillar gecince beynimizin kivrimlarinda eriyip giderken, bazilari da ilk gunku tazeliklerinden bir sey kaybetmezler. Ben Zar Adam' in ikinci etkiyi gosterecegini dusunuyorum. Onyargilardan uzak okundugu zaman insan kendini normal kisiliklerin disindaki birinin yerine bile koyabiliyor. Empati zor zanaat, hele empati kurmaya calistiginiz kisi bilindik kaliplarin cok disindaysa. Yazar bence bu acidan oldukca basariliydi.
Bir zar atiyorum cift gelirse fazla soze gerek yok, tek gelirse bir seyler eksik oldu. 6 geldi.